Merhaba Güzel Candaş’ım,
Bu videoda yalnızlığını gidermen için çareler paylaşacağım çünkü kimse sandığı kadar yalnız değildir…
Yalnız gelip yalnız gittiğimiz bu dünyada; çağımızın giderek yükselen rahatsızlığıdır. Sadece birkaç kişiyi etkiliyor gibi görünebilir ancak uzmanlar bunun bir ‘salgın’ olduğuna inanıyor. Yalnızlık Allah mahsus bir olgu olduğu söylenir. Yalnızlığın zor olduğunu düşünüyorsan, inan bu konuda sen de yalnız değilsin. Yalnızlık tutkala benzer. Yapıştı mı bırakmaz gibi gelir ve en sonunda canına tak eder. Hepimiz için çok zor acı verici bir rahatsızlıktır. Ancak çabayla üstesinden gelebilirsin. Geçmişten günümüze kadar ‘yalnızlık üzerine’ binlerce şarkı bestelenmiş, şiirler yazılmış, kitaplara ve filmlere konu olmuştur. Hemen hemen herkes hayatının bir döneminde yalnız kalmıştır. Peki nedir bu yalnızlık hissi? Tanımı zordur çünkü kişiye özel bir deneyimdir. Sözlük anlamı yanında kimsenin olmayışıdır. Hepimiz kısa süreli bile olsa bir dereceye kadar terk edilmişlik yaşamışızdır. Onunla gelen acı verici ve korkutucu hissi duyumsamışızdır. Yalnızlık genellikle sosyal soyutlanmanın psikolojik belirtisidir. İnsanın kurduğu ilişkilerle, kurmak istediği ilişkiler arasındaki tutarsızlıktır. Aslında yalnızlığın temeli, diğer insanların yokluğu değildir. İçsel bir eksikliktir ve neredeyse evrenseldir. Göğe yükselen plazaların, hınca hınç dolu şehirlerin içinde onlarca tanıdık, eş, dost, akraba, arkadaş varken… restoranlarda, kafelerde bazen oturacak masa bulamıyorken… Etraf bu denli kalabalıklaşıyorken bu yalnızlık kimin eseri? İnanın insanların değil düşüncenin yarattığı durumdur. Bir nevi uyum kurabilme güçlüğüdür hem kendine hem de diğerlerine… Şöyle ki; gün geceye büründüğünde hayat uykuya geçer, sesler azalır o zaman bir tek kendi sesini net duymaya başlarsın. Kimse yoktur çevrende kendinle baş başa kalmışsındır. Kendine sımsıkı sarılmış bir halde; İçsel diyalogların başlar yalnızlığına ve hayata dair. Bir de ilginç bir şekilde kalabalığın içindeyken yaşarsın yalnızlık. Sanki insanlar yavaş yavaş senden uzaklaşıyormuş gibi gelir. Etrafındaki konuşmalar, sesler çok uzaktan çok cılız bir şekilde kulağına gelir. Hatta seninle konuşsalar bile duymazsın, farkında olmazsın. Herkesin içindesindir ama kimsesiz gibisindir. Yine içsel diyalogların başlar bu sefer kalabalıkların arasındaki yalnızlığına ve hayatına dair. Bu hissiyatla içsel çok özel konuşmaların olur. Kimi zaman ‘‘kendini’’ hayata anlatırsın, kimi zamanda ‘hayatı’ anlatırsın kendine…
O halde kimse yalnız değildir, her şeyden önce kendisiyle beraberdir kişi. Yalnızlığı bir merdiven gibi düşün, içsel olgunluğuna erişmen için… Saçma ve hızlı bir koşuşturma içinde benliğimizi kaybederken, yalnızlığımız ortaya çıkar. Geçmişte yalnızlığın, depresyon, içe dönüklük veya zayıf sosyal becerilerle ilgili olduğu düşünülüyordu. Şimdiki araştırmalar kişiler diğer insanlarla birlikteyken bile yalnız algıladığı bir duygu durumu olduğunu gösteriyor. Binlerce instagram, facebook, youtube takipçin olabilir. Ancak kendini yine yalnız hissedebilirsin. Güzel bir kutlama partisinde veya kalabalık bir arkadaş buluşmasında da yalnız bırakmaz peşini.
Çünkü anlaşılmadığında, sesini duyuramadığında, söylediklerin dinlenmediğinde her ne kadar sosyal bir çevrenin içinde olsan dahi yalnız hissedersin. Bunlar olurken duygudaş bir paylaşımcı, sırtına dokunan dost bir eli olsa ne güzel olur. Yüzlerce tanıdık yerine duygularını paylaşabileceğin, varlığını kalpten hissettiğin tek bir yürek bile yalnızlığını bertaraf eder. Dostluklarına bu yüzden sahip çıkmalısın.
Bunlara ek olarak, yakın zamanda hızla gelişen teknoloji ile ortaya çıkan sanal ortamların yalnızlığı artırdığı gözlemleniyor. Duygusal tatminin tablet, telefon ve bilgisayar karşısında giderilmeye çalıştığı söyleniyor. Maalesef tam tersi daha çok yalnızlık çekmeye sebep oluyor. Sanal ortamda anlık zaman geçirme, gerçek hislerimizi tatmin etmediği gibi yıkıcı sonuçları oluyor. Öyle ki sürekli akıllı telefon kullanımı ve internette aktif olma isteği sanal bir bağımlık yaratıyor. Yakın zamanda literatüre ‘davranışsal bağımlılık’ olarak girdi. İngilizce ‘No Mobile Phone Phobia’ kelimelerinin ilk hecelerinden türetilen ‘nomofobi’ günden güne ülkemizde ve tüm dünyada artıyor. Cep Telefonu ve internetten uzak kalındığında duyulan korku ve rahatsız olma hali. Çalmasa bile sürekli cep telefonuna bakmak, telefondan hiç uzak kalamamak gibi belirtilerin yaşanması ve kısaca telefona ve internete bağımlı olunması. Eğer telefon ve sosyal medya mutlu etseydi dünyanın dört bir yanından milyonlarca hayranı olan insanların intihar haberlerini almazdık. Sosyal medyada, alınan like’lar yani beğeniler insana sevgi dolu içten sarılma paylaşma duygusunu yaratmıyor. Şefkat barındırmıyor. Diğer taraftan, arkadaş, aile, yakın çevre buluşmalarında dahi sohbet edilememesi, herkes elindeki cep telefonuyla ilgilenmesi endişe verici bir durum. Göz göze iletişimi kaybediyoruz. İletişim göz ve cep telefonu ekranı arasında sıkışıp kalıyor. Üzgün olduğunda sohbet etmek istediğinde sanal bir cep telefonu uygulaması, seni anlamayacak.
Yalnızlık bir histir ve asıl kalbi bağlantımız kesildiğinde hissedilir. Beyinlerimiz hayatta kalmak için yürek yüreğe olan bağa güvenmeye uyumludur. Bu konuyla ilgili sinir bilimci John Cacioppo şöyle der. ‘Yalnızlığı tıpkı ilkel ihtiyaçlarımız olan açlık ve susuzluk gibi fiziksel bir acı olarak algılarız. Kalbi birliktelik insanın doğasının en temel karşılanması gereken ihtiyaçlarından biridir…’ İnsan kalpten kalbe bağını kaybettiğinde, genellikle kendini suçlamaya ve kendiyle ilgili bir şeylerin yanlış olduğuna karar verir. Pek çok şey anlamsız gelir. Yapabilecekleriyle ilgili, hayalleriyle ilgili coşkusu ve motivasyonu kaçar. Terk edildiğini, sevilmediğini sanarak, korku ve kaygı dolu yaşar. Bu hisler kişiyi zamanla huzursuz, keyifsiz, isteksiz ve sinirli yapar. Duyguda başlayıp düşüncelerine yansıyan bu huzursuzluk hali bedenini de etkiler. Psikanalist Donald Winnicott’a göre bu durumu yararlı ve üretken bir deneyime dönüştürmek için “tek başına olma kapasitesini” geliştirmek gerekiyor. Yalnızlık sırasında ne yapabileceğini bilmek insanı yıkıcı ve mutsuz sonuçlarından uzaklaştırır. Tek başınalık ve yalnızlık kavramı aynı gibi kullanılır ancak tamamen farklıdır… Tek başınalık; seçilen ve istenilen bir yalnızlıktır. Bu nedenle tek başına geçirdiğimiz zamanların kıymetini bilmeliyiz. Tek başınalığının kalabalıklar arasında boğulmasına, kaybolmasına sakın izin verme.
Tek başınalık keyifli rahatlatıcı yalnızlıktır. Kafayı dinlemektir. Kimi zaman insan, yorgunluğu atmak, sakinleşmek, kendiyle baş başa kalmak, özel ilgi alanlarına yönelmek için tek başına kalmayı tercih eder. Tamamen kendi bireysel alanını genişletmeye, geliştirmeye ve güçlendirmeye yönelik bir yaklaşımdır. Herkesin ihtiyacı vardır. Genellikle maneviyat ve içsel büyüme için önemli bir bileşen olarak kabul edilir. Hayal kırıklıkların, kayıpların, hataların olabilir, gerçekleşmeyen ideallerinin altında kalabilirsin. Bu insanlık durumları, hepimizin paylaştığı gerçekliklerdir.
Aslında olumsuz duygularımıza yeni bir bakış açısıyla bakıp, çözmek, hayatımıza dengeyi getirir. Gelişen durumlar karşısında “şu anda bu durum gerçekten çok zor” demeyi bırakır, “bu durumda kendimi nasıl geliştirebilirim ve aldığım derslerle hayatıma nasıl olumlu katkı yapabilirim?” diye düşünüp çözümler üretmelisin.
Yalnızlık, yalnız kaldığımız zamanla değil, yalnız kaldığımız zamanla neler yapabildiğimizdir.
Kendine şefkat gösterdiğinde aslında hiç de sandığın gibi yalnız olmadığını görürsün. Kendine verdiğin sevgiyle yalnızlıktan çıkıp, kısa sürede olumlu ilişkiler kurarak tekrar yaşama dönebilirsin. Hayata ve kendine karşı nazik olma olmalısın. İnsanlar hayattan her zaman tam olarak istediklerini alamaz. Bu gerçekliği şefkatle kabul ettiğinde sorunlar senin için sorun olmaktan çıkar.
Yalnızlık duygusunun kalıcı olmasına verme. Hayatının kısa bir dönemi için sana uğramış bir misafir gibi gör.
Şimdi sıra yalnızlık hissettiğin de can simidi olacak 8 ipucuna geldi;
1-YALNIZ HİSSETMENİN ASIL KAYNAĞINI BUL.
Yalnızlığını görmezden gelme. Bir sorunu çözebilmek için önce sorunu kabul edip sonra asıl kaynağını bulman gerekir. Yalnızlığın bir gerçek değil geçici bir duygu olduğunu fark et. Nasıl böyle hissettin? Kimse seni sevmediği için mi? Yoksa kimse sana ilgi göstermediği için mi? Yalnız hissetmenin sebebini kendi hislerine sormalı aşırı tepki göstermeden çözüm getirmeye odaklanmalısın.
2-ÇEVRENİ VE İLİŞKİLERİNİ GÖZLEMLE.
Başkalarının ihtiyaç ve duygularına odaklan. Yolda yalnız yürüdüğünde bile insanların çeşitliliğini seyret ve onlara içten bir gülümseyiş göster. Özellikle bir arkadaş grubunda yalnız olduğunu hissediyorsan, muhtemelen aynı frekansta, aynı duygudaşlıkta olmadığın insanlarla birliktesindir. Bu daha iyi ilişkiler, daha eğlenceli bir sosyal çevre oluşturman için bir bakış açısı sağlar. Seninle aynı bakış açısında olan başka arkadaşlar bul. Mevlana’nın söylediği gibi aynı dili konuşanlar değil aynı duyguları paylaşanlar anlaşır…
3-İYİ BİR AMAÇ BELİRLE.
Bir amacın olmazsa ne uğruna yaşadığını bilmezsen kendini iyi hissedeceğin yaşam alanının ve sosyal ortamının neresi olduğunu bilemezsin ya da yanlış yer de var olursun. Bir gaye edinirsen mutlu olacağın bir yer ve arkadaş ortamı muhakkak bulursun.
4-İLGİ ALANINLA İLGİLİ BİR GRUBA DAHİL OL.
Sevdiğin ya da seveceğin seminerlere ve eğitimlere katıl. Kendini geliştirmek güzel bir maceradır. Seninle aynı konularla ilgilenen insanlarla birlikte olman iyi gelir. Ve yalnız olmadığını fark edersin. Çünkü Yalnızlık vadisi sandığından çok daha fazla kalabalıktır.
5-GÖNÜLLÜ ETKİNLİKLERE KATIL.
Güzel ilişkiler kurmanın bir yolu da gönüllü etkinliklerde yer almandır. Yalnızlık bu rekabetçi dünyanın doğal bir parçasıdır. Bu çılgın çağda kalplerimiz birbirine bağlanabilir. Benim hala umudum var. Gönüllü yapılan etkinliklerde ihtiyaç sahiplerine destek olman, toplumsal iyi bir hareketin içinde olup sen de olanı paylaşman yalnızlık hissini giderdiği gibi daha iyi hissetmene de yardımcı olur.
6-KISA GEZİ TURLARINA KATIL.
Tanımadığın insanlarla tanışmak, yeni yerler keşfetmek sana çok iyi gelir. İlla pahalı yelere gitmene yurt dışına çıkmana gerek yok. Kendi şehrinde bile bilmediğin yerlere gitmen bile çevren dışında anlaşabileceğin yüzlerce insan olduğunu gösterir. Bu tarz geziler hayatına taze bir nefes katar.
7-KÜÇÜK CAN HAYVAN DOSTLARIMIZLA İLGİLEN.
Yalnızlığın seni durdurmasına izin verme. Bunun yerine sevgi ve hizmet için bir araç olarak kullan. Temas ettiğin küçük canlar sana sevgi dolu cömertliğini sunmana imkân verir. Eğer durumun uygunsa yardıma muhtaç bir hayvan edinebilirsin, birlikte bir yaşam kurabilirsin. Eğer imkânın yoksa sokakta bakılmayı bekleyen binlerce candan birine destek olabilirsin. Bu canlarımızın güçlü sevgi bağını hissettiğinde emin ol kendini düşünebileceğinden çok daha iyi hissedersin.
8-SOSYAL MEDYAYI DAHA ANLAMLI KULLAN.
Yararlı, ilgini çekecek kişisel gelişim ile ilgili bilgi paylaşımı yapan profilleri yakından takip edebilirsin. Bu durumda sosyal medya zaman kaybı olmaktan çıkar senin için. Aynı duygudaşlıkta buluşacağın insanları bulmanı sağlayan bir araç olarak kullanabilirsin. Ve bu araç hayatına daha çok anlam katabilir.
Görüldüğü gibi hiçbir ipucu, yalnızlık duygusunu hemen ve kalıcı olarak iyileşmesine olanak sağlamaya bilir. Ne var ki söylediklerimi alışkanlık haline getirmen çok önemli. Eğer alışkanlık haline getirirsen kendini, başkalarını ve çevreni daha sağlıklı bir şekilde anlamanı sağlar. Yalnızlığın tam ortasında olduğunu hissetsen bile hayatına getireceğin farklı alışkanlıklar birbirimizle derin bir bağın olduğunu gösterecektir. Yalnızlık bir lanet olmak zorunda değildir. Tam tersi kişisel gelişiminin için yola çıkmandır. Olumsuz zihinsel durumuna bir pencere açmaktır. Gerçeklerle karşılaşmaktır. Geri planda kalan ihtiyaçlarını görmen için ışık tutmandır.
Bir videonun daha sonuna geldik.
Bana zaman ayırdığın için çok teşekkür ederim Güzel Candaş’ım.
Yalnızlığını gidermek için sen neler yapıyorsun?
Videomun altına yorumunu yaz, okuyanlara sen de ilham ol! Olur mu?
Bağlantıda kal…
Hoşça kal…
Aşkla kal…