Tutarlı Olmak | Kişisel Gelişim Hikayesi 24

https://www.youtube.com/watch?v=7736sXENPDY

Bir çakal varmış. Bir gün yolda yürürken boya dolu küpler görmüş. Merak etmiş, aralarında gezinirken bir taşa takılmış ve boya küpünün içine düşmüş. Küpten çıkmak için uğraşırken de diğer küplerin içine yuvarlanmış. Üzerinde yeşil, kırmızı, pembe, sarı her renk varmış. Güneş vurdukça da tüyleri pırıl pırıl parlıyormuş. Bu hali, çakalın çok hoşuna gitmiş.

Kendi kendine;
-“Ben görkemli tavus kuşu gibi oldum” demiş.

Koşa koşa ormana giderek, diğer çakallara kendini göstermiş. Çakallar onu böyle görünce;
– “Ey çakal! Bu ne hal? Rengârenk tüylerin seni bayağı neşelendirmiş. Böyle gururlanıp, kibirlenmenin sebebi nedir?” demişler.

İçlerinden biri öne çıkarak sormuş.
– “Yoksa hile mi yapıyorsun sen?  Halin; kolay yoldan bir şeyler elde etmek isteyenlerin, sonunda hileye sapmalarına benziyor.”

Boya küpüne düşen çakal, kendisini eleştiren çakalın yanına gitmiş. Kulağına eğilip gizlice;
-“Şu renklerimin güzelliğine bak da bana karşı çıkma. Çünkü ben, ilahi lütfa ulaşmış büyük ve yüce bir çakalım.” dedikten sonra bütün çakallara dönmüş;
-“Ey çakal sürüsü! Bundan sonra bana çakal demeyin. Ben hiç size benziyor muyum?” demiş.

Çakallarsa;
-“Ey yüce çakal! Sana ne diyelim?” diye sormuşlar.

O da;
– “Müşteri yıldızına benzer erkek tavus kuşu” deyin, cevabını vermiş.

Çakallar bunu duyunca;
–“Gerçek tavus kuşları gül bahçesinde nazlı nazlı salınarak, cilveler yaparak dolaşır. Peki, sen de öyle dolaşabilir misin?” demişler.

Boyacı küpüne düşen çakal, başını öne eğerek;
-“Hayır, maalesef bunu yapamam.” demiş.
–“Peki, tavus kuşu gibi ötebilir misin?” diye sormuşlar.

Çakal iyice başını öne eğerek ve utanarak
-“Hayır ötemem” deyince, diğer çakallar;
–“Tavus kuşunun elbisesindeki güzellik tüylerinin kökünden gelir. Tüylerinin renkli olmasıyla ve sadece kuru iddiayla ona nasıl benzersin? Sen bizi kandırmaya çalışıyorsun.” demişler.

Çakal anlamış ki; bir çakal, çakal gibi olmalı. Gerçek güzellik, dışından değil içinden gelmeli…

KISSADAN HİSSE
Hünkâr Hacı Bektaş-i Veli;
“Biz dile ve söze değil, öze ve hâle bakarız.” der.

Tutarlı insan; söylediğini yapan, yaptığını söyleyendir.
Bir başkası gibi değil de olduğu gibi davranandır.
Özüyle sözü birdir.
Dikkat çekmeye çalışmaz, ilgi beklemez, gerçekçidir.
Çünkü özgüveni ve farkındalığı yüksektir. Başkalarının onayına ve takdirine ihtiyaç duymaz.
Kendisiyle barışıktır; çevresiyle uyum içindedir.
Alıngan değildir. Ne fazla mütevazi ne de kendini aşırı beğenir.En önemlisi tavsiye ettiklerini uygular. Kendisinin yapmadığı bir şeyi başkasına tavsiye etmez.

Günümüzde çoğu insan kendini olduğundan farklı gösteriyor. “Çevreden nasıl tepki alırım?” diye düşünerek hareket ediyor. Mutsuzken mutlu, acı çekerken bir şey yokmuş gibi davranıyor. Bazen de mutluluğunu, neşesini, coşkusunu gizliyor. Kendisiyle arasında yüksek duvarlar örüyor. Gerçekten soruyorum. “El alem ne der?” kadar yüksek duvarlı bir hapishane var mı?

Hz. Mevlâna da “Ya olduğun gibi görün ya da göründüğün gibi ol…” der.

Bunun için nefsini yani kendini iyi bilmen gerekir. Nefs de kendini renkli renkli güzel hallerde gösterir. Ama ondan çıkan ses, tavır ve davranışlar çok da iyi değildir.

Kendini bilerek barış içinde, özünle sözünle uyumlu yaşaman dileğimle…

Leave us a Comment

Your email is never published nor shared. Required fields are marked (Required)

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.